A vitamini, insan sağlığı ve büyümesi için gerekli bir vitamindir. A vitamini yetmezliği sonucunda ortaya çıkan gece körlüğü, çok eski çağlardan beri bilinmekte ve karaciğer ile kısa zamanda tedavi edilmekteydi. Bu bakımdan, A vitamini ilk tanınan vitaminlerdendir. Diyetle, yeteri kadar A vitamini veya ön maddesi karotenoidlerin alınmayışı, organizmada çeşitli yetersizlik belirtilerine neden olur.
Vitamin A, konusundaki ilk araştırmalar 1913 yılında Mc Collum, Dovis Obsorne ve Mendel’in çalışmaları ile başlamıştır. Bu araştırıcılar farelerin büyümesi için yağlarda bulunan bir faktöre “yağda erir A faktörü” adını vermişlerdir.
A VİTAMİNİN VÜCUTTA KULLANILMASI
A vitamini besinlerde serbest ve yağ asitleri ile esterleşmiş olarak bulunur. İnce bağırsak tümenlerinde retinil esterler safranın yardımı, pankreatik lipazın etkisi ile retinole hidrolize olur. A vitamini, venaporta ve lenf yolu ile karaciğere gelir ve A vitamini esterleri halinde depolanır.
Plazmadaki A vitamini ve karotenoidlerin değeri, diyet ve mevsimlere bağlı olarak değişiklik gösterir. Retinolun normal plazma değeri 39 mcg/100 ml. A vitamini, karaciğerin parenkimal hücrelerinde depolanır. Bütün karaciğerdeki retinol miktarı 120.000 mcg’dır. Ayrıca vitamin A, böbreklerde, böbreküstü bezinde Corpus Luteum’da (yumurta çıktıktan sonra yumurtalıkta oluşan sarı cisim) yüksek konsantrasyonda bulunur.
Gebelik döneminde A vitamini fetüste depolanır. Fetüste A vitamini ve karoten depolanması ve fetüsün A vitamini düzeyi, annenin kanındaki düzeyden daha düşüktür. Fakat bu düzey bir dereceye kadar annenin alımına ve kandaki vitamin düzeyine bağlıdır.
A VİTAMİNİN GÖZDEKİ GÖREVİ
Reseptörlerde bulunan retinolun oksidasyonu ile retina oluşur. Bu bir protein olan opsin ile birleşerek rodopsini oluşturur. Rodopsin, retina üzerine gelen ışığın etkisi ile retinal ve opsine ayrılır. Bu esnada oluşan uyarı, görme siniri aracılığı ile beyne iletilir ve görme oluşur. Karanlıkta, bu öğe opsin tarafından tutularak tekrar rodopsine dönüşür. Böylece alaca karanlıkta görme mümkün olur. A vitamininin yetersizliğinde, rodopsinin rejenerasyonu gecikeceğinden gece körlüğü oluşmaktadır.
A VİTAMİNİN EPİTEL DOKU YAPIMINDAKİ ROLÜ
A vitamini, epitel doku yapımında da etkindir. Bu etkiler, muko protein ve mukopolisakkarit yapımı ile ilgilidir. Mide-bağırsak kanalı gibi dokulardaki epitel hücreleri, mukus adı verilen glikoproteince zengin bir bileşikler karışımı salgılarlar. Mukus, sindirimi kolaylaştırır ve mide-bağırsak zedelenmelerini önler. Kornea’daki epitel tabakası ile tükrük, gözyaşı ve ter bezleri, glikoprotein salgılarlar. Vitamin A’ nın, glikoproteinlerin sentezinde kullanılan şeker ünitelerinin transferini sağladığı ileri düşünülmektedir.
VİTAMİN A VE KANSER
Retinoidlerle kanser arasında önemli ilişkilerin bulunduğunu düşündüren çok sayıda kanıt vardır. Retinoidler, hücre farklılaşması ve çoğalması üzerinde derinlemesine etki sahibidirler. Bu etkiler hem normal, hem de neoplastik hücrelerde gösterilmiştir. Kanser meydana gelmesi, temelde hücre farklılaşmasını ilgilendirdiğinden hücredeki retinoid durumunun bu hücredeki kanser gelişmesi olasılığını etkiliyor olması mümkündür. Kişilerdeki A vitamini durumunun, kanser gelişme tehlikesini tayin eden önemli bir faktör olduğunu düşündüren epidemiyolojik araştırmalar vardır. Yapılan araştırmalarda, yetersiz vitamin alınması sonucu, özellikle özafagus, mesane, solunum sisteminde görülen kanserlerin sayısının yüksek olduğu ileri sürülmektedir.
Sentetik retinoidlerle kanseri önleme çalışmaları mevcuttur. Ancak bu maddelerin etki mekanizmaları tam olarak bilinmemektedir.
A vitamini ve retinoidlerle ilgili olarak yapılan ve yapılmakta olan araştırmalarda, klinik tıbbın ve toplum sağlığının, göz hastalıkları ve beslenmeden, dermatoloji ve onkolojiye kadar değişen çok çeşitli alanlarını etkileyen sonuçlar alınmaktadır. Yeterli miktarda A vitamini alınımının sağlanması yönünden yeterli ve dengeli beslenmenin önemi ise ortadadır. A vitamini, süt, tereyağ, yumurta ve ette, β karotenoidler havuç ve domateste en çok bulunmaktadır.