Gurultular, kramp sancıları, bazen aşırı ve bazen yetersiz çalışmasıyla bağırsak her daim kendini bize kendini hatırlatır. Yetişkin insanda yaklaşık 792 cm dir.

Bağırsak vücudun içinde kıvrımlar halinde kümelenmiş bir boru yığınına benzese de bundan çok farklıdır. Bağırsak gıda maddelerini işleyen verimli bir organımızdır. Besinlerin işe yarar hale getirilmesini sağlar. Besinleri kan dolaşımının normal unsurları haline getirerek trilyonlarca hücre için gerekli gıdayı ve kaslar için gerekli enerjiyi sağlar. Yenilen tereyağın yağ asitlerine ve gliserine dönüşmesini sağlar. Et gibi proteinli gıdaların amino asitlere dönüşmesini sağlar. Patates püresi gibi karbonhidratların glikoza dönüşmesini sağlar.

Bağırsak fındık kabuğu, bitkisel lifler gibi besinler hariç her şeyin hazmedilmesini sağlayıp bunların kan ve lenf sistemine geçişini sağlar. Bağırsak sonundaki artıklar milyonlarca ölü bakteriden, boydan boya ürettiği yağlayıcı ve kayganlık sağlayıcı mukoza ve emilip kan dolaşımına karışması mümkün olmayan bir takım kalıntılardan ibarettir.

Bağırsağın yapısı sadece sindirim görevine uygundur. Birbirine izleyen 26 cm boyundaki onikiparmak bağırsağı, 244 cm uzunluğu ve 38 mm çapındaki ince bağırsağın üst yarısı boş bağırsak ve sonra 365 cm uzunluğunda ve daha küçük çapta ince bağırsağın alt yarısı gelir. Bu ince bağırsak bölümlerinden sonra 153 cm uzunluğunda kalın bağırsak gelir. Bağırsağın üst kısımları mikroplardan arındırılmıştır. Bu daha çok mide asitlerinin öldürücü etkisinden kaynaklanmaktadır. Aşağı kısımlarıysa 50 çeşit mikrobun üreyebildiği ve trilyonlarcasının yaşadığı yerdir.

Sindirim ağızda ve midede başlar. Ağız öğütür mideyse yayık görevi yapar. Bir bardak su içildikten 10 dk. sonra bağırsağa ulaşır. Bir et ise 4 saatten önce bağırsağa ulaşmaz. Mideden bağırsağa ulaşan besinler hayli asidiktir. Bir kerede çok fazla asit bağırsağa geçerse hasara sebep olur ve bağırsaktaki sindirim enzimlerinin çalışmasını durdurur.

Asitlere karşı oldukça dikkatli hareket edilir. Onikiparmak bağırsağı sekretin denen bir hormon üretir ve bunu kan dolaşımına yollar. Bu durum, pankreası harekete geçirerek alkalin (kalevi) hazım suyunun salgılanmasına sebep olur. Günde 2 lt. civarı üretilen bu su onikiparmak bağırsağına akarak asitleri nötralize eder ve zararsız hale getirir. Bu sistem düzgün çalışmazsa mide ülseri denen hastalık ortaya çıkar. Bu tip ülser rahatsızlıklarının %75’i onikiparmak bağırsağında meydana gelir. Pankreas suyu bundan başka 3 çeşit enzim daha üretir ki bunlar protein, yağ ve karbonhidratların sindirimini sağlar. Çeşitli organlardan da devamlı başka sıvılar bağırsağa akar; günde iki litre tükürük, üç litre mideden çıkan mide suyu, büyük yağ küreciklerini küçük parçalara ayırarak pankreas enziminin çözeltebileceği hale getiren karaciğerin ürettiği bir miktar safra ve bağırsaktaki sayısız bezlerden gelen iki litre kadar bağırsak sularıdır. Bu sıvıların hepsi yaklaşık 8 litreyi bulur.

Çıplak gözle bakıldığı zaman üç kısımdan oluşan ince bağırsakların içi kadifeye benzer. Mikroskopla bakıldığı zamansa karışık bir takım çukurlar ve çıkıntılar görülür. İçi düz olsaydı sindirimi sağlayan yüzeyi sadece 0,56 metre kareden oluşurdu. Halbuki bu yüzey bu sayede 8,36 metre karedir. En önemli kısımlar da iç kısmı kaplayan ve sayısı milyonları bulan ve parmağa benzer bir şekilde olan bu kadifemsi çıkıntılardır. Bunların görevi içerdeki işlenmiş gıdayı almak ve proteinlerle karbon hidratları kan dolaşımı yoluyla, yağları da lenf sistemi yoluyla vücuda dağıtmaktır.

Bütün uzunluğu boyunca karışık bir kas sistemiyle donatılmıştır. Bunlardan bir grup çalkalama hareketi yaptırır böylece yiyecek ile sindirici sular birbirine karışmış olur. Karın kısmının iç duvarlarına ilişik vaziyette olduğundan bu tür hareketler çok kolay olur. Bağırsaklar çalıştığı zaman bu çalkalama hareketleri 10-15 kez olur. Kaslardan başka bir grupta dalgalanma hareketi yapar. Bu dalgalanmalar içerdeki maddeleri 5-6 cm öteye iter ve durur. Bu şekilde 6 metre civarı olan ince bağırsak her daim çalışmaktadır.

İnce bağırsakların bir yemeği sindirme işlemi 3 ile 8 saat arası sürer. Sonra un çorbası kıvamındaki bu lapa kalın bağırsağa geçer. Burada da suyu emilerek kan dolaşımına gönderilir. Bu durum hayati önem taşır. Sindirim sistemi dahilinde 8 litre su kaybedilecek olursa kurumuş ve ölmüş olunur. Kalın bağırsakta su tamamen emildikten sonra yarı katı bir kalıntı kalır. Bu kalıntı kolonun rektuma en yakın kısmına depo edilir.

Yapılan su çıkarma işlemi aceleye gelmeyecek bir iş olup 12 ile 24 saat arası sürer. Asabiyet, gerilim, ilaçlar, vücuda giren yabancı bakteriler çalışmayı hızlandırabilir. Bu durumda ishal olunur. Üzüntü, sıkı diyet gibi başka sebeplerde çalışmayı durma noktasına getirir. Bu durumda peklik olur. Bunlardan ishal ciddi bir dehidrasyona (vücudun susuz kalması) sebep olmasından daha tehlikelidir. İshal olunduğu zaman bol bol su içilmelidir.

Bağırsaklardan gelen gurultular aslında kıvrımların arasından geçen gazlardan başka bir şey değildir. Çoğunlukla yuttuğumuz havadan meydana gelir. Ayrıca bağırsak kendisi de gaz üretir. Bunlar metan ve hidrojen gazlarıdır. Bu gazın günde 1 litreden fazlası dışarı atılır, gaz nedeniyle şişkinlik olursa kramplı karın ağrıları oluşur.

Yüksek heyecan durumlarında bağırsağın ritmik hareketleri yavaşlar ve durur. Kızdığımız zamanlarda yemeğe karşı isteksiz olunmasının sebebi budur. Bu gibi durumlar geçinceye kadar yemek yenmemesi en doğrusudur.

Orta yaşın üstündeki bir çok insanda divertikül iltihabı bulunur. Bu iltihap cidarların zayıflayıp kuş üzümü büyüklüğünden büyük yaş üzüm boyutunda şişkinlikler meydana gelmesidir. Bu kabarcıklar enfeksiyon olmadıkça korkulacak bir durum yoktur. Pek az hallerde tehlike arz eder.

Enterit denen bağırsak iltihabı iç kısımların virüsler, bakteriler ve kimyasal maddeler gibi etkenler nedeniyle iltihaplanmasıdır. Bu hastalığın belirtileri kendisini kramplar, bulantı ve ishal olarak gösterir. Böyle durumlarda birkaç gün istirahat ve hafif bir perhizle iltihap yok olur.

Kalın bağırsağın iç duvarında meydana gelen ülserli kolit veya ülsere benzer kalın bağırsak iltihabı vardır. Hafif bir hastalıksa doktor yardımıyla çabuk iyileşilir. Eğer ağır ise ülserler kolonumun duvarlarını tahrip ederek kanamalara sebep olabilir. Bu durumların tedavisi için ameliyat gerekmektedir.

50’li yaşlarda gaz sıkıntısı veren soğan, lahana, fasulye ve benzeri yiyeceklere karşı dikkatli olunmalı ve ağır yemeklerden kaçınılmalıdır. Bol bol meyve, yapraklı sebzeler ve hububat yenmelidir. Bu gibi çok yer tutan besinler bağırsağın çalışmasını hızlandırır ve sindirime yardımcı olur. Çok su içilmelidir ve gergin, stresli ortamlardan uzak durulmalıdır.

Readers Digest

Yazar Hakkında

admin

Leave a Comment