Yukarıda sözü edilen, M.Ö 2000 yıllarında batıdan gelen Sami Amurru göçleri sonunda bölgede kurulan kent krallıklarından biri de Babil’di.
Bu krallıkların birbiriyle mücadelesi sırasında Babil sitesi güçlenerek bir krallık haline gelmiştir. Bu devletin temelini Sumu-Abum (M.Ö.1894- 1881) atmıştır. Bu kralın, Ur tanrısı Sin için bir tapınak yaptırması; bu kentin önceleri Sümer–Akad krallığına bağlı bir beylik olduğunu göstermektedir.
Babil’in ilk dönemlerinde İsin kralları Sinear’ın (Sümer ve Akad ülkeleri) büyük kralı (Lugalkalama) olarak tanınmaktaydı. Sumu-Abum sadece Babil kenti çevresine egemendi. Sumu-Abum’un halefi Sumu-lael (M.Ö.1880-1845) zamanında Babil kuvvetlenmiş ve Babil tanrısı Marduk Akad tanrılarından üstün olarak görülmeye başlanmıştır. Bu kral döneminde Akad ve Sümer kentleri ele geçirilerek Babil devleti güçlü bir düzene kavuşturulmuştur.
Hammurabi (M.Ö. 1792-1750):
M.Ö. 2. Bin yılın başlarında, en önde gelen kişilerden biri de Hammurabi’dir. M.Ö. 1783 yılına ait bir sözleşme Hammurabi’nin o tarihte Asur kralı Şamsi-Adad’ın vassallerinden biri olduğu izlenimini vermektedir.
Yazılı belgelerde Hammurabi’nin kökeni Sumu-lael’e bağlanmaktadır. Sumu-lael’in halefleri zamanında Mezopotamya’nın güneyinde Larsa egemendi. M.Ö.1763 yılında Hammurabi Larsa’yı topraklarına katarak I.Rim-Sin’in uzun süren egemenliğine son verdi. M.Ö.1757’de Mari’yi ve M.Ö.1755’de Eşnunna’yı ele geçirdi. M.Ö.1750 yıllarında Hammurabi, güneydeki Eridu’dan kuzeydeki Mari’ye kadar Kaide, Asur ve Elam’ı ele geçirip, Mezopotamya birliğini sağladı.
Sümer ülkesinde yoğun bir Samileştirme politikası uygulayan Hammurabi Sümer sanat eserlerini Babil’e taşıttı. Bu kentte kanallar, saraylar ve tapınaklar yaptırarak kültür ve uygarlık merkezi haline getirdi. Onun en büyük icraatı, “Hammurabi Kanunları” (Codex Hammurabi) olarak bilinen ünlü kanun külliyatıdır.

Hammurabi Kanunları
Hammurabi’nin varisleri beş nesil, yaklaşık 150 yıl boyunca Babil’de varlıklarını sürdürmüşlerdir. Fakat 18. yy.’dan itibaren bölgenin kuzeyinde görülen Zagroslar üzerinden geldiği kabul edilen, dağlı göçebe boylardan Kassitler, Orta Fırat Havzasında güç kazandılar. Bir ara Terqa’da Hana sülalesi krallarından biri Kassit kökenli idi. Daha sonra bölgeyi ele geçiren Hitit Kralı Murşiliş Babil’de Hammurabi sülalesine son vererek Hana kralını Babil’in başına atadı (M.Ö. 1595). Ancak Mürşiliş’in Babil seferi dönüşünde katledilmesi sonucunda Hitit yönetiminde taht mücadelelerinin yaşanması bölgeye Hitit egemenliğinin yerleşmesini engellemiştir.