Tüm canlı varlıklar için en önemli sorun, nesillerini devam ettirebilme çabasıdır. Bu doğal çaba içerisinde bulunan bazı bitkilerde “mimikri” adı verilen, karmaşık bir adaptasyon şekli olan aldatmacalara sahiptir. Örneğin, salep elde edilen bazı orkide türlerinin (Opbrys) çiçekleri, balözü (nektar) sağlayamadıklarından dişi yaban arılarının görünüşlerini taklit etmişlerdir. Yine bazı bitki çeşitleri de çürümüş hayvan vücudu görünümündedir. Hatta leş çiçeği (Stapeli variegata) örneğinde olduğu gibi, tam bir leş gibi kokarak böcekleri aldatmaktadırlar. Bazı bitkiler de cansız varlıkları taklit etmekte (taş kaktüs = Lithops), bazıları da güçlü, kuvvetli bir varlığı örnek alarak kendilerini düşmanlarından korumaktadır. Zehirli kral kelebeğini (Donous plexippus) taklit ederek yalancı güç kazanan zehirsiz benekli kelebek (Limenitis archippus) bu gruba örnek verilebilir.

Bitkiler, sabit, yani toprağa bağımlı olduklarından, araştırıcılar tarafından incelenen konular, sadece bitki-cansız ortam ilişkileriydi. Ancak sonraları bazı mimikri olaylarına tanık olunduğundan, bu konulardaki araştırmalar yoğunlaştı.

İlk kez 1793 yılında C.K.Sprengel adındaki bir doğa bilimcisi, çok kapsamlı araştırmalar sonucu hazırladığı “Tozlaşma Ekolojisi” başlıklı eserinde, bazı orkide türlerinin balözü taşımadığı, ancak taşır gibi bir görünüme sahip olduğu gerçeğini ortaya koydu. Bu, mimikri konusundaki ilk araştırma oldu.

Yapılan araştırmalarda, bitki-böcek arası alışverişin esasını karşılıklı yarar sağlamanın (simbiotik yaşam) oluşturduğu ortaya kondu. Yani bu alışverişte, bitki böceğe balözü verirken böcek de tozlaşmayı sağlamakta, dolayısıyla bitki neslinin devamına yardımcı olmaktadır. Ancak bitkilerde bu alışverişten başka mimikri olayının da söz konusu olduğu sonradan anlaşıldı.

Mimikride üç boyut rol oynamaktadır:

  1. Örnek alınan varlık (taklit edilen): Bu bir hayvan, bir bitki ya da cansız bir madde olabilir.
  2. Taklit eden varlık: Bu, bir hayvan veya bir bitki olabilir.
  3. Sinyali alan varlık (aldatılan): Bu da bir hayvan veya bir bitki olabilir.

Aldatmada morfolojik ve kimyasal bazı özellikler etkilidir. Örneğin şekil, renk, doku, koku, davranış biçimi ve diğer özellikler bakımından örnek alınan varlık taklit edilir.

Mimikri bir taklittir. Bitki dünyasında görülen maskelemeyle ortak birçok yönü vardır. Ancak, bunlar arasındaki sınırın nerede başlayıp nerede bittiğini belirlemek oldukça güçtür.

Mimikri, bitkinin planlı bir yaşam tarzı ya da reaksiyonu değildir. Bu, bir evrim sonucu, generasyonlar boyunca, mutasyon ve seleksiyonların birbirini takibiyle ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu özellik kalıtsaldır ve nesilden nesile geçmektedir.

MİMİKRİ TÜRLERİ

Bitkilerde görülen mimikriler, birbirlerinden çok farklı özelliklere sahiptirler. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

Gizli Benzerlik: Bitkilerle böcekler arasında daha önce sözü edilen karşılıklı yardımlaşmayı bazı bitkiler istismar ederek kendi çoğalmalarını sağlarlar.

Bazı bitkiler, böceği kendilerine çekebilmek için nektarları olmadığı halde nektar taşıyormuş gibi davranırlar. Bu benzerliğe aldanan böcek, çiçeğe gelerek tozlaşmayı sağlar. Sonuçta, aldatmaca yoluyla tek taraflı yarar sağlanmıştır. Buna en güzel örnek, Akdeniz ikliminde ormanlık bölgelerde bir arada yaşayan çan çiçekleri (Campanula sp.) ile bir orkide türü olan kırmızı Sefalandra (Cepbalandra rubra) verilebilir. Yöresel adı “yaprak kesen arılar” olan yaban arıları (Chelostoma fuliginosum ve G.campanularum) hemen hemen her bakımdan birbirinden farklı olan bu iki çiçeğin tozlaşmasında rol oynamaktadır.

İsveçli doğa bilimcisi N.A. Nilsson, uzun araştırmalar sonucu, bu bitkilerin ortak yönünü spektrofotometre ile saptamayı başarmıştır. Buna göre, çiçeklerin saçtığı ışınların dalga boylarını insan gözü ayırt edebildiği, yani, çiçekleri ayrı renklerde görebildiği halde, yaban arıları bu farklılığı ayırt edememektedir. Renk, böcekler için önemli bir faktör olduğundan, nektar salgılayan çan çiçeğine giden arı onun yanında bulunan aynı renk gördüğü, ancak nektarı olmayan kırmızı Sefalandra orkidesini de ziyaret ederek tozlaşmayı sağlamaktadır. Bu orkide, çan çiçeği ile olan “gizli benzerliği” sayesinde neslini devam ettirebilmektedir.

Başka Bir Varlığı Taklit Etme:

Bu gruptaki mimikriye, Güney Afrika’nın kurak bölgelerinde yetişen, gövdesi içinde su taşıyan (Sukkulent) leş çiçeğini (Stapelia sp) örnek verebiliriz. Bu bitkinin polis yıldızına benzeyen benekli iri, koyu kırmızı-kahverengi çiçekleri çok ilginç olduğu halde, kokusu hayvan leşini hatırlatır. Leş sinekleri, görünüm, renk, koku ve tüyleriyle çürümüş eti taklit eden bu bitkilere yumurtalarını bırakırken tozlaşmayı sağlar. Ancak, aldatılmış olan leş sineklerine ait yumurtaların bu besinsiz ortamda bir süre sonra ölmesi kaçınılmaz olur.

Tozlama Yanlışlığı:

Doğadaki bazı bitkiler, kavun ağacı (Garica papaya) örneğindeki gibi iki evciklidir (dioik). Bunların dişi çiçekleri nektar ve çiçek tozu taşımazken, erkek çiçekleri taşımaktadır. Ancak bazı gece kelebekleri (Spingidae) yanılgıya düşerek dişi çiçekleri tozlar. Önce erkek çiçekten nektar ve çiçek tozu alan gece kelebekleri, bunlara çok benzeyen, aynı yerde bulunan dişi çiçekleri de alacakaranlıkta fark etmeden ziyaret eder ve tozlaşmayı sağlar. Bu yanlışlığın ortaya çıkmasında ışık eksikliği büyük rol oynar. Böylece çiçek tozu ve nektar taşımayan dişi çiçeklerin de nesli devam etmiş olur.

Mimikriye genellikle iki evcikli bitkilerde rastlanmasının nedeni, erkek ve dişi çiçeklerin birbirine ayırt edilemeyecek kadar benzemesidir. Bir evcikli (monoik) bitkilerde ise benzerlik bu derece olmadığından, mimikri söz konusu değildir.

Karşılıklı Yarara Dayanan Mimikriler: Bitkilerde tek taraflı yarar sağlayan mimikriden başka, bir de karşılıklı yarar sağlayan mimikri söz konusudur.

Bu tür mimikri, birbirlerinden farklı familya, tür ve diğer özelliklere sahip olan, ancak, aralarındaki tek benzerliğin birlikte yaşam olduğu bitki birliklerinde (Assosiasyon) ortaya çıkmaktadır.

Örneğin kurak ortamlara adaptasyon sonucu birbirleriyle hiçbir benzerliği olmayan bazı bitkiler, kaktüsler gibi suyu gövde içindeki etli dokularında depo edip yalancı olarak birbirlerine benzerlik göstererek bir güç kazanırlar. Yine, farklı familyalardan, Güney Amerika’da bir arada yaşayan ağaç minesi (Lantana camara) Asklepyas (Asclepias) ve Epiendrum bitkileri, tek ortak noktaları olan portakal rengi çiçek açarak birbirlerini taklit ederler. Bu çiçekler bir arada kitle etkisi oluşturarak kelebeklerin ilgisini çekerler ve böylece farklı özellikler taşıyan bu bitkilerin hepsi tozlanmış olur. Ancak, bu bitkiler birbirlerinden neslin devam şansı hemen hemen yok olur.

Yaşayan Taşlarla Mimikri:

Bazı bitkiler nesillerini devam ettirebilmek amacıyla ot yiyen kemirici renk, şekil, görünüş bakımından içinde yaşadıkları cansız bir varlığı taklit ederek düşmanlarını aldatma yolunu seçerler. Bu tür mimikriye Güney Afrika’da yaşayan taş kaktüs (Lithops) en güzel örneği oluşturur. “Taş mimikrisi” adıyla da tanımlanan bu olayda, bitki tümüyle bir taşa benzer. Bunlar düşmanlarından korunmak için hiçbir bitkinin, hatta tek bir otun bile yaşayamadığı son derece elverişsiz, taşlık, kayalık, sarp yerlerde yaşamlarını sürdürerek, o koşullara adapte olmuşlardır. Aksi halde diğer bitkilerle birlikte böcekler ve kemiricilerin istilasına uğramaları kaçınılmazdır. Kuraklık nedeniyle bu bitkilerin yüzeyi buruşmuştur. Bu buruşuklukların arasına toz, toprak dolunca da bu bitkileri doğal bir taştan ayırt etmek hemen hemen imkânsızdır.

Kısaca, çiçektozu, nektarı, savunma mekanizması olmayan korumasız, tek başına yaşayan veya son derece kötü bir kokuya sahip bitkilerin doğada yaşama şansı hemen hemen yoktur. Bu gibi bitkiler nesillerini devam ettirebilmek için mimikri, yani bir takım aldatmacalar sayesinde hayatta kalabilirler.

KAYNAK: Bilim ve Teknik

Yazar Hakkında

admin