İlaç yardımı ile bir insanın bayıltılmasına narkoz denilmektedir. Narkoz yaşayan bir hücrenin hareketini, uyarılmasını, çoğalma ve besin alışverişini bir süre için yavaşlatır ya da tamamen durdurur.
Uzun araştırmalardan sonra elde edilen başarılı ilaçlar sayesinde narkoz verilen bir hasta ameliyatın büyük acılarını duymamaktadır. Bu hal hem ameliyatın başarılı geçmesini hem de hastanın acı çekmemesini sağlar.
Ancak, bayıltma için kullanılan narkoz verici ilaçların “Narkotiklerin” miktarının fazla oluşu ölüm olaylarına yol açabilir.
Bayıltma özelliği olan narkotik ilâçlardan en fazla ve en çok etkilenen yer merkezi sinir sistemi hücreleri yani beyindir.
Narkotik ilaçlar insan organizmasında duyuların, bilincin ortadan kalkmasını, refleks hareketlerinin kaybolmasını ve kasların gevşemesini sağlar. Bütün bu belirtilerin oluşmasına cerrahi narkoz (genel anestezi) adı verilir. Ancak narkotikler beyindeki bütün merkezleri aynı şekilde etkilemezler. Bu tür ilaçlar dozu azken duyuyu, bilinci ve refleksleri kaldırır ama solunum sistemine etki yapmazlar. İlacın dozu yükseldikçe omurilikteki merkezler de narkozun etkisine girerek kasların gevşemesine yol açar. Çok yüksek dozlar ise solunum merkezlerine etki yaparak solunumu durdurur.
Narkoz verilirken bütün hayati merkezleri durduracak doza çıkılırsa hastanın hayatının kurtarılması mümkün değildir. Anestezi sağlayan doz ile yaşama merkezlerini etkileyen doz arasındaki boşluğu narkoz genişliği adı verilir. Narkozu meydana getiren bazı ilaçlarda bu narkoz mesafesi geniş bazılarında ise dardır. Bu bakımdan narkoz genişliği az olan ilaçlar kullanılırken çok dikkatli olmak gereklidir.
Narkoz Aletleri
Narkozun bulunuşundan bu yana yapılan çalışmalar bu sistemin gelişmesine yol açmıştır. Önceleri alet kullanmadan narkoz yapılmakta bu durum bir parça da olsa hastanın hayatının tehlikeye girmesine sebep olmakta idi. Önceleri narkoz verilecek hasta ameliyat masasına yatırıldıktan sonra hastanın yüzüne arada hava boşluğu kalacak şekilde bir gazlı bez örtülür ve hastayı sık sık kontrol ederek üzerine kloroform, eter veya klordetil gibi sıvı narkotiklerden biri damlatılırdı. Hasta bayılıp istenilen devreye girdiği anlaşıldıktan sonra zaman zaman kontrol edilir ve aralıklarla narkoz verilmeye devam edilirdi. Ameliyat bittikten sonra gazlı bez kaldırılır ve narkoza son verilirdi. Ancak bu usul tehlikelidir. Çünkü küçük bir dikkatsizlik hastanın hayatına mal olabilir.
Narkoz verilmesinin bir diğer usulünde ise basit bir alet kullanılmaktaydı. Bu diğer usulün daha gelişmiş halidir. Ombredan denilen bu alette eterin konulduğu kaba bağlı bir balon ve bir de maske kullanılırdı. Maske hastanın yüzüne konur ve solunulan havadaki eter miktarı arttırılırdı. Sisteme bağlı balondan da hastanın solunum durumu kontrol edilirdi. Hasta istenilen baygınlık devresine girdikten sonra eter miktarı aynı ayarda tutulurdu.
Modem narkoz aletlerinde sadece gaz şeklinde değil sıvı haldeki narkotikler de kullanılmaktadır. Gerektiğinde bu aletlerle hastaya saf oksijen de vermek mümkün olmaktadır.
Hastanelerde kullanılan başlıca narkoz aletleri şöyledir:
- Gaz narkotiklerle oksijen bombalarının takıldığı musluklar,
- Gaz narkotikler ve oksijen miktarlarını ayarlayan anahtarlar,
- Sıvı narkotiklerin konulduğu cam şişe,
- Sıvı narkotiğin damlalarını saymak için kullanılan cam gösterge,
- Narkotikleri hastaya ileten lâstik borular ve bu boruların bağlı olduğu ve hastanın yüzüne konulan maske.
- Narkoz sırasında hastanın tansiyonunu ölçmek için kullanılan tansiyon aleti,
- Ayılma sırasında hastanın boğazını temizlemek için kullanılan ve oksijenle çalışan aspiratör,
- Gerektiği anda hastaya yapılacak enjeksiyonlar için, sterlize edilmiş enjektörlerin bulunduğu bölüm,
- Hem hastanın solunumunu kontrol etmek, hem de solunum güçlüğü çektiği takdirde suni solunum yaptırmaya yarayan balon,
- Bazı narkozlarda boğazda meydana gelebilecek sıkışmaları önlemek için boğaza konulan tüpler ve bu tüplerin konulmasını sağlayan uçları ışıklı aletler.
Bu aletlerin kullanılması ile narkoz verilen hastanın ameliyatında doktorların acele etmeleri için bir sebep kalmamıştır. Hasta uzun süre narkoz altında tutularak ameliyat edilebilir. Hasta ameliyattan önce damar yolu ile herhangi bir narkotikle istenilen bayılma durumuna getirilmekte sonra da uçucu narkotiklerle narkoz hali gerektiği kadar sürdürülmektedir.
Narkozda Üç Devre
Narkotiklerin yani narkoz verici ilaçların büyük bir kısmı uçucu maddelerdir. Bunlar sıvı ya da gaz halinde bulunurlar. Hemen hepsinin narkoz genişlikleri farklı olduğu gibi etkileri arasında da büyük farklar vardır.
Narkoz verici ilaçlardan hemen hepsinde üç devre görülür.
Beyin Devresi: İlk devre olarak kabul edilen beyin devresinde hafif bir uyku hali ile ağrı duyusunun ortadan kaybolması görülür. Bu devrede küçük çapta müdahaleler yapılabilir. Ancak, birinci devrenin uzaması halinde hastada bağırma ve çırpınma halleri ortaya çıkabilir. Bu devrenin sonunda ise tepkilerde şiddetlenme görülür ve dokunmakla bile hastanın vücudu yay gibi gerilir. Solunumda düzensizlik ve hastanın zaman zaman soluğunu tuttuğu dikkati çeker.
Omurilik Devresi: Narkozda ikinci devre olarak kabul edilen omurilik devresinde solunum ve göğüs kaslarının dışındaki bütün kaslar gevşer. Hastada tam bir bilinç kaybı ve ağrı duymama durumu vardır. Bu devre tıpta cerrahi devre olarak değerlendirilir. Ameliyatlar narkozun bu devresinde yapılır. Omurilik devresinde solunum düzenlidir ama damağın arkaya doğru kayması sonucu horultu benzeri sesler duyulur. Hasta herhangi bir müdahaleye cevap veremez.
Omurilik devresinde göz bebeği de bazı özellikler gösterir. Narkozun birinci devresi olan beyin devresinin sonuna doğru genişleyen göz bebeği, omurilik devresinde küçülür ve bir noktada saplanıp kalır.
Tehlikeli Devre: Hastanın tehlikeli devreye girmesi ile göz bebeklerinde genişleme görülür ama ilk devredeki gibi tepkiler görülmediğinden hayati merkezlerde tehlike başlamış demektir. Solunum hızlanır, bura karşılık göğüs kafesi çok az hareket eder. Nabız gittikçe zayıflarken tansiyon da düşmeye başlar. Bir süre sonra da solunum tamamen durur. Ve bu anda hasta hayatını kaybetmiş demektir.
Hastanın tehlikeli devreye girmesini önlemek için narkoz verilirken devamlı kontrol altında tutulması gerekir. Eğer hastada tehlikeli bir durum görülürse narkoz hemen kesilip oksijen verilir. Ayrıca bir yandan suni teneffüs yapılmalı bir yandan da kalbi kuvvetlendirici tedaviye başlanmalıdır.
Ameliyat sırasında hastaya verilen narkotik maddeler, narkoz kesildikten sonra akciğer yolu ile vücuda geçer ve birinci devrede, yani beyin devresinde görülen tepkiler ortaya çıkar. Bu devrede ayrıca öksürük ve öğürme de görülür. Hastanın kustuğu da olur. Kusma sırasında ağızdan çıkan maddelerin nefes borusunu tıkamaması için baş, yana çevrilir. Bu devrenin sonunda hasta kanda kalan az bir narkotik maddenin etkisi ile bir süre de uyur.