M.Ö. 14. Yy.’ın başlarında Hitit devleti doğuya doğru yayılıp, Hurri-Mitanni devletine son vererek, topraklarına kattı. Bunun üzerine, daha önce Hurri-Mitanni Konfedarasyonu’na ait toprakların batı kesiminde yer alan doğu Akdeniz kentleri, iç bölgedeki Halep ve Kargamış gibi kentler Hititlerin eline geçti. Hurri-Mitanni devletinin ortadan kalkması, doğuda Dicle kıyısında yer alan Asur kentinin güçlenmesine ve büyük bir siyasal güç olmasına yol açtı.

14. yy. da gerçekleşen olayları, Mısır’daki Amarna ve Hitit başkenti Hattuşaş’taki yazılı belgelerden öğrenmekteyiz.

Asur-Uballit(M.Ö.1363-1328) ile başlayan bu yeni yükseliş döne­minde Asur, bölgenin en güçlü devletlerinden biri konumuna geliyordu. Asur-Uballit, Mitanni kralı Tuşratta, Hitit kralı I. Şuppiluliuma ve Mısır kralı Akhenaton gibi çağdaş “büyük krallar” döneminde yaşamıştır.

I.Adad-Nirari (M.Ö. 1305 -1274) ve I. Salmanassar (M.Ö.1274 – 1245 ) dönemlerinde, daha önce Mitanni olarak adlandırılan bölge, bu dönem çivi yazdı belgelerinde Hanigalbat şeklinde adlandırılmaktadır. Adad-Nirari ve Salmannassar’ın bu devleti topraklarına katmasıyla bölgede Asur büyük bir güç sahibi olmuştur. Hanigalbat’ın daha sonraki isyan girişimle­rinin başarısızlıkla sonuçlandığı görülmektedir.

I.Tukulti-Ninurta (M.Ö.1243- 1207) döneminde Asur güneyde ve ku­zeyde genişleyerek, engellenemez bir güç durumuna geldi. Güneyde Bahirdeki Kassit krallığına saldıran Asur, daha sonra kuzeye yönelerek Hititlere saldırıya geçti. Bu sırada batıdan Ahhiyawa saldırılarıyla zor du­rumda kalan Hititlerin Asur’ a karşı koyamadığı, Tukulti-Ninurta’nın bölgeden götürdüğünü söylediği 28.800 esirden anlaşılmaktadır. 13. yy.’ın sonlarında başlayan “Ege”, ya da “Deniz Kavimleri Göçleri” olarak bilinen halkların göçleri, Doğu Akdeniz’de büyük bir kargaşa yarat­mıştı. Avrupa’dan başlayıp, doğuya doğru yönelen bu göçlerin hedefi, Hitit ve Mısır gibi güçlü imparatorluklar olmuştu. Bu göç dalgalarına Hitit impa­ratorluğu dayanamayıp, yıkılmış; Mısır ise, büyük sarsıntılar geçirmesine rağmen, ayakta kalmayı başarabilmiştir.

Bölgedeki Hitit egemenliğinin dağılması ve Mısır’ın zayıflaması; daha doğuda göçlerden pek etkilenmeyen Asur’un işine yaradı.

I.Tiglat-Pileser zamanında (M.Ö.1114- 1076) imparatorluk haline ge­len Asur, sınırlarını Doğu Anadolu’ya kadar genişletmiştir.

Tiglat-Pileser, yukarı Dicle Vadisi’nde Muşkilere karşı savaşıp, bunları yendi. Daha sonra Urartulara saldırdı ve bu zaferinin anısına bir ka­bartma anıtı yaptırdı. Fırat’ı 28 kez geçen bu kralın, ele geçirdiği toprakları ölümünden sonra korunamadı. Asur, Ninive ve Arbela çevresine sıkışan Asur devleti, ancak 200 yıl sonra tekrar genişleme imkânı bulabildi.

10. yy.ın başlarmda II. Assur-rabi (M.Ö. 1010- 970)’nin kurduğu yeni bir sülâle ile birlikte, Asur yeniden yükselişe geçti ve bölgenin en güçlü siyasi güçlerinden biri oldu.

Yazar Hakkında

admin