Tarih çalışmalarında olguları oluşturan kaynaklar oldukça önemlidir. Kaynaklar önemine göre birinci, ikinci ve üçüncü elden kaynaklar olmak üzere üçe ayrılmıştır.
1)Birinci elden kaynaklar: a) yazısız ve b) yazılı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Birinci elden kaynaklar henüz tarih kitaplarına geçmemiş, geçse de henüz tamamlanamamış bilgilerin araştırılmasıdır. Bunlara ana kaynak da denir. Bu kaynaklar, bir olaya fiilen katılan veya çok yakından tanıklık edenler tarafından ortaya konan belgelerdir. Bir savaş sonunda dikilen anıtlar ve devlet arşivleri bu gruba girer.
Yazısız kaynaklar: Geçmişe ait tüm arkeolojik buluntular, destanlar, masallar, menkıbeler, atasözleri vs…
Yazılı kaynaklar: Yazılı tablet, duvar resimleri, anıtlar ve papirüs gibi belgeler.
2)İkinci elden kaynaklar: Çoğunlukla birinci elden kaynaklardan faydalanılarak yazılmış çalışmalardır.
Kaynakların kullanımına göre tarihçilik; genellikle hikâyeci, öğretici ve araştırmacı olarak tasnif edilmektedir.
3)Üçüncü elden kaynaklar: Çoğunlukla ikinci elden kaynaklardan ve kısmen de monografilerden faydalanılan derlenen çalışmalardır. Bunlar bir bakıma derleme çalışmalarıdır.
YAZIM METODUNA GÖRE TARİHİN TÜRLERİ
Tarihî eserler; kaynakları kullanış ve değerlendirme biçimine göre üçe ayrılır: 1) Hikâyeci (Rivâyetci), 2) Öğretici (Pragmatik), 3) Araştırmacı (Bilimsel).
1.Hikâyeci (Rivâyetci) Tarihçilik: Eski Greklerde şairlerin nazım şeklinde söyledikleri anlatımlara “epos” adı verilmekteydi. Zamanla “logograf” adı verilen söz yazarları tarafından nazım halindeki bu anlatımlar düz yazı halinde yazılmaya başladı. Bilimsel kaygı gütmeden, kaynaklara dikkat etmeden, neden-sonuç ilişkisi kurmayan, yer ve zamana bağlı kalmadan yazılan çalışmalardır. Bu türe kronik tarihçilik de denilebilir.
Bu türdeki tarihçilere, Herodot’un hocası da olan, Hekataios örnek verilebilir. Herodot, kaynak seçiciliği yapmadan, her duyduğu bilgiyi kaynak olarak ele almış ve özellikle, insan doğasına uymayan bilgiler vererek, birçok yanlışlar yapmıştır. Ancak Pers-Grek Savaşları’nın nedenlerini tartışarak neden-sonuç ilişkilerine girip nakilci tarihçilikten bir ölçüde uzaklaşmıştır.
Eski Mezopotamya ve Anadolu krallarının icraatlarını anlattıkları yıllıklar (annal) bu türdendir.
2.Öğretici (Pragmatik) Tarihçilik: Duygusal olarak yazılmış, milli duyguları ve ahlaki değerleri yükseltmeye yönelik yazılmış tarihlerdir. Bu geleneğin ilk tarihçisi Thukydides’tir. Onun “Peloponneslilerin Atinalılarla Savaşı’nı konu alan gerçek adı kaybolan eseri bilimsel tarihçiliğin öncüsü sayılır. Kaynak seçiciliği her türlü bilgi kaynak olarak kullanılmamış; konu ve zaman sınırlandırılması yapılmış; devleti tarihi realitenin merkezine koymuştur. Bir anlamda bu çalışma siyasal tarihin de bir başlangıcı olarak görülmektedir.
3.Araştırmacı (Bilimsel) Tarihçilik: Olaylar neden-sonuç ilişkisi içinde ele alınarak, yer ve zaman gösterilerek yazılır. Neden sonuç ilişkisinde mantıklı analizler yapılarak en doğruya ulaşılmaya çalışılır.
Bu tarih anlayışında hangi din, inanç ve ırktan olursa olsun, insanların uygarlığın gelişiminde katkıları olduğu düşüncesi vardır. Bu nedenle her türlü uygarlık verileri tarafsızca incelenir ve değerlendirilir.