Belirli bir amaca hizmet etmeyen, istem dışı olarak yapılan, ancak baskılanabilen, belirli bir tarzda, hızlı ve tekrarlayıcı hareket ya da ses çıkarma durumlarına “tik” denilir. Tikler genellikle titiz ve obsesif (saplantılı) kişiliğe sahip insanlarda görülür. Tikler bazen nörolojik hastalıkların da belirtileri arasında görülebilir. Doğuştan olan ve sinir sistemini etkileyen bazı hastalıklar, kromozom bozuklukları, ya da zihinsel gelişme geriliği de tiklere yol açabilir. Zehirli maddelere maruz kalma ya da kafa darbelerine bağlı da tikler ortaya çıkabilir. Toplumda her 100 kişiden bir kaçını etkileyen tik davranışları genellikle çocukluk döneminde başlar. Tiklerin en sık başladığı dönem 7 yaş öncesidir. Geçici bir dönem süren tikler çocukların neredeyse %25’inde görülür. Erkek çocuklarda kızlara göre 3 kat daha fazla görülür. Bazı çocuklarda hiçbir soruna yol açmadan kaybolurken, bazı çocuk ve gençlerin sosyal ve aile yaşantısında sorunlara yol açıp okul başarısını düşürebilir. Tiklerin yaklaşık üçte biri ergenliğin başına kadar düzelir. Üçte birinde ise bir miktar düzelme gösterip hafif bir şekilde devam eder. Geri kalan üçte birinde ise ömür boyu devam eder.
Çocukluk çağındaki tiklerin çoğu genellikle stres yaratan etkenlerden sonra başlar. Tekrarlanan göz kırpma, burun kıvırma ya da çekme, dudak oynatma, omuz silkme, kaşları kaldırma, boğazını temizleme gibi garip hareket ve ses çıkarmalar en sık gözlemlenen tikler arasında sayılır. Normal hareketleri taklit eden tiklerin yanı sıra garip yüz hareketleri, ayağını yere vurma, koklama, anormal kol ve baş hareketleri, başka birinin davranışlarını aynı şekilde taklit etme gibi daha karmaşık tikler de görülebilir. İlk oluşan tik genellikle göz kırpmadır. Kol ve bacak oynatma şeklinde görülen tikler sıklık sırasında göz hareketlerinden sonra yer alır. Başlangıçta nadir görülen tikler arasında olan küfür etme (koprolali), tedavi edilmediği taktirde ileri yaşlarda daha yaygınlaşabilir.
Tiklerin vücutta görüldüğü yerler (kaş, göz, omuz gibi) ve sıklıkları, zamanla değişebilir. Bugün gözünü aşırı sık kırpan bir kişi başka bir gün burnunu oynatabilir. Bu tür davranışların sıklığı ve şiddeti, topluluk içinde ya da tek başına bulunmaya göre de değişebilir. Tikler tek bir bölgede oluşabildiği gibi birden fazla bölgede ya da uzuvda hissedilebilir. Tikin yapılması ile birlikte geçici bir rahatlama elde edilir. Çoğunlukla tikler, aralıkları kısa olan devreler şeklinde oluşur. Bir kişide aynı anda birden fazla tik görülebilir. Tiklerin yoğunluğu ve şiddeti, kişiden kişiye göre ya da aynı kişi için gün içerisinde değişkenlik gösterebilir. Bazen tamamen kaybolup, bazen de yoğun şekilde ortaya çıkabilir. Çocuklar tiklerini geçici bir süre, özellikle başkalarının yanında istemli olarak engelleyebilirler. Tiklerin en önemli özelliklerinden birisi de uykuda kaybolmalarıdır. Stresli durumlardaysa, tikler artma eğilimi gösterir. Yoğun stres zamanları, endişe verici durumlar, yorgunluk ve can sıkıntısı, tikleri tetikleyen etkenlerdir. Toplantıda konuşmak, sunum yapmak, söz almak gibi toplum önünde bir eylemde bulunmak tikleri arttırır. Ailenin ya da öğretmenlerin, çocuğun tik hareketlerini isteyerek yaptığını zannetmeleri ve yapmasın diye cezalandırmaları ya da utandırmaları, belirtilerin şiddetlenmesine ve çocuğun gerginliğinin artmasına yol açar. Kişinin sürekli uyarılarak tiklerini kontrol etmesinin hatırlatılması da tiklerin kalıcı hale gelmesine sebep olur. Dinlenmek, kitap okumak, resim yapmak, müzik aleti çalmak gibi keyif verici etkinlikler tikleri azaltır. Tik davranışına yol açan stres unsurunun ortaya çıkartılıp yok edilmesi tedavinin en önemli kısmını oluşturur. Çocuğun ilgisini üretken ve yaratıcı yönlere çekmek ve tik davranışından ötürü kişiyi eleştirmemek tedavideki önemli diğer unsurlardır.