Bulaşıcı hastalıklar arasında önemli bir yere sahip olan verem hastalığı, Dünyada ve Türki­ye’de toplumsal özelliği olan bir sağlık sorunudur. Verem hastalığı çoğunlukla akciğerlere yerleşir. Bu durumda hastalık, akciğer veremi olarak anılır. Ancak, yerleştiği diğer organlara göre de farklı isimlerle (kemik veremi, cilt veremi gibi) anılabilir. Hastalık süregen bir hastalık özelliğinde olup etken olan mikrop “Mycobacte­rium tuberculosis” adındaki basildir.

Bugün dünyada geçen her saniyede bir kişi verem mikrobu ile enfekte olmaktadır. Dünya nüfusunun üçte birlik bölümü bu mikropla enfekte halindedir. Ayrıca, verem mikrobu ile enfekte olan bireylerin %5-10’u yaşamlarının bir döneminde verem hastalığına yakalanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 2015 verilerine göre, 10 400 000 yeni tüberküloz olgusuna rastlanmış ve hastalık sebebiyle 1.8 milyon kişi yaşamını kaybetmiştir. Türkiye’deki durum da Dünya’dan farklı değil. Geçmiş yüzyıllarda hükümdarların bile verem hastalığına yakalandığı (örneğin; II. Mahmut); hatta bazı padişahların da bu hastalığa bağlı yaşamlarını kaybettiği (örneğin Sultan II. Abdülmecit) bilinmektedir. Günümüze gelindiğindeyse hastalık hızında azalma görülüyor. Hastalık hızı 2000 yılında yüz binde 26,3’tür. Verem hastalığına yakalanmış kişilerin vereme bağlı ölüm hızları da 1990 yılında yüz binde 3.2’dir. Ancak, gerçek rakamların daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü üyesi ülkeler tarafından belirlenen hedef, 2030 yılında tüberküloza bağlı ölüm oranlarında %90 azalmadır.

Tüberkiloz Belirtileri

Hastalığın önemli bir özelliği de sinsi ve ya­vaş ilerlemesidir. Halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, hafif ateş, gece terlemeleri, öksürük, balgam çı­karma gibi belirtiler bu hastalıkta görülür. Ancak kesin tanı için bu şikayetleri olan kişilerin mutlaka bir sağlık kurumuna (hekime) başvurmaları gereklidir.

Veremle Mücadele

Verem hastalığı toplumsal bir hastalık olup bu hastalıkla mücadele için bazı yaklaşımlar bilinmelidir:

► Hasta olanların tedavi edilmesi

►Hasta olmayanların korunması :

Aşı ile koruma (çocukluk yaş grubundaki bireylerin BCG aşısı ile korunması)

* İlaç ile koruma (verem mikrobu ile karşı­laşmış, yani enfekte olmuş, ama hastalanmamış ve hastalanma olasılığı yüksek olan kişilerin ilaç­la korunması)

Verem hastalığına yönelik yaklaşımlar küresel düzeyde sürdürülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü bu kapsamda yönlendirici çalışmalar yapmakta ve taraf ülkeler de bu bilimsel doğrular ışığında kendi ulu­sal stratejilerini belirlemektedir. Türkiye’de de benzer bir yaklaşım söz konusu. Ancak verem hastalığı ile ilgili çalışmaların artırılmasına gereksinim vardır­. Çünkü tanı konulmuş mevcut olguların gerçekte var olan olgu sayısından daha düşük olduğu tah­min ediliyor. Verem hastalığı bulaşıcı bir hastalık olması nedeniyle gerçekte var olan olguların ta­mamının saptanamaması önemli bir sorun.

Verem hastalığı ile ilgili çalışmalar Sağlık Ba­kanlığı koordinatörlüğünde yürütülmektedir. Ayrıca bu konuda meslek örgütleri, dernekler de çalış­malar sürdürmekte. İlgili kurum ve kuruluşlar aktivitelerini her yıl Ocak ayının ilk haftasında (Verem Haftası) kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla artırmaktadır. Bu haftanın yanı sıra; her yıl 24 Mart günü “Dünya Tüberküloz Günü” olarak anılmakta; bugün sürecinde de bütün Dünyada kamuoyunun dikkatini çekecek çalışmalar yü­tülmektedir.

KAYNAK:

http://www.who.int/mediacentre/factsheets

http://www.who.int/tb/publications/global_report/en

Barış Yİ. Dünyada Tüberkülozun Tarihçesi. Aralık 2002, Cilt 3, Sayı 3, Sayfa(lar) 338-340.

Barış İ. Osmanlı Padişahlarının Yaşamlarından Kesitler, Hastalık­ları ve Ölüm Sebepleri. Bilimsel Tıp yayınevi, Ankara, 2002.

http://www.verem.org.tr/pdf/TUVSDF_2006_verem_hafta- si_basin_bildirisi_ek1.pdf. Hoşoğlu S, Tanrıkulu AÇ, Dağlı C, Akalın fi. Toraks Dergisi. 2004; 5(3): 196-200.

Yazar Hakkında

admin