Sindirimde kilit hormonların ve enzimlerin üretilmesinde ve çok önemli olan kan şekerinin belirli bir düzeyde tutulmasında önemli rol oynar.

Pankreas, 15 cm büyüklüğünde, gri pembe karışımı renkte ve yaklaşık 90 gr. ağırlığındadır. Gövdenin derinliklerinde mide arkası ve bel kemiği önünde, karaciğer, böbrekler ve kalın bağırsak gibi organların bulunduğu yerde bulunur.

Pankreasın ürettiği enzimler olmasaydı ne kadar çok yemek yesek de iyi beslenemezdik. Her gözümüzü açıp kapadığımızda veya kalbimiz attığında enerjiye gereksinim duyarız. İşte bu hücrelerdeki yakıtın yanması için gerekli enerjiyi pankreas sağlar.

Bir paket içerisine yerleştirilmiş iki bezden oluşmuştur. Kan dolaşımına boşaltılması gereken iki önemli hormonu salgılar. Kan şekeri olarak bildiğimiz glikoz hücreler için gerekli enerjiyi sağlayan yakıtı oluşturur. Pankreasın ürettiği insülin hormonu sayesinde kan şekeri istenilen düzeyde tutulur ve bu şekerin gerektiği şekilde yanmasını sağlar. Bu olay insan vücudu için çok kritik ve hayati öneme sahiptir.

Pankreasın sindirimdeki kilit görevi ise günde yaklaşık 1 lt. kadar sıvı üretmesidir. 90 gr. ağırlığında bir bez ile bu görevi yapmaktadır. Besinler mideden sonra yüksek ait değerine sahip olur ve lapa bir hal alır. Bu yüksek asit sayesinde proteinlerin sindirimi gerçekleşir. Bu asit ince bağırsakların ince ve duyarlı olan iç kısmını da eritmemesi için alkali suyu üreterek bu asidin nötralize edilmesini sağlar.

Yemek yemeğe başlamadan önce içeriğinde bulunan binlerce kesecik olan akinoslar sinir sisteminden gelen sinyallerle alkali suyu üretmeye başlar. Bununla beraber besin midenin ince bağırsağın ilk kısmını teşkil eden on iki parmak bağırsağa açılan kapısı olan pilora geçişi başlamadan tam çalışmaya başlamaz. On iki parmak bağırsağı kendini korumak için sekretin hormonu salgılar ve bu şekilde iletilen kimyasal mesaj da kan dolaşımı yoluyla pankreasın alkali üretimini hızlandırır.

Alınan besinler direk kan dolaşımına karışsaydı kısa sürede ölümle sonuçlanırdı. Pankreas besinleri faydalı ve kabul edilebilir hale getirir. Bunun için 3 önemli enzim salgılar. Biri tripsin olup proteini kan dolaşımı ile dolaşan ve doku üretiminde kullanılan amino asitlere çevirir. Diğeri amilas olup nişastayı şekere çevirir. Sonuncusu da lipase olup, yağları parçalayarak yap asitleri ve gliserine dönüştürür.

İnsülin salgılanması hayati önem taşır. Pankreas bu görevi gereği kadar yapamazsa şeker hastası (diyabet) olunur. İnsülin üretimi için bütün pankreasta bir milyon kadar hücre bulunur. Bunların her biri birbirinden bağımsız küçük atölyelerdir. Pankreas ağırlığını %1,5’ini oluşturmalarına rağmen önemleri büyüktür.

Vücuttaki trilyonlarca hücre glikozu yakarak enerji meydana getirir. İnsülinin görevi ihtiyaç duyulan yakıtın ne az ne de çok tam olarak yeteri kadar sağlanmasını gözetmektir. Bu nedenle insülin kan dolaşımındaki glikoz miktarını her daim gözetir ve yetişkin insanda 5 gr. civarında tutulmasını sağlar.

İnsülin hücrelerin glikozu yakmasında da rol oynar. Pankreas bu görevini ihmal etse hücreler glikoz yakmak yerine yağ veya kaslardaki proteini enerji ihtiyacı için harcamaya başlar. Bu durumda insan zayıflar ve ileri derecede olursa zarar verir. Bunun yanında her zaman açlık ve susuzluk hissedilir. Çıkarılan idrarın miktarı günde 3-4 litreyi bulur. Bunlar hep şeker hastalığının belirtileridir.

Karaciğer kanda dolaşan ve fazla glikozun depo edildiği organdır. Kanın karaciğerden akışı sırasında karaciğer şeker fazlalığını nişastalı madde olan glikojene insülin dürtüsüyle çevirir. Sonra sistem şekere ihtiyaç duyduğunda glikojen tekrar glikoza çevrilir.

Çok fazla tatlı tüketildiğinde kontrol pankreastan çıkar ve kandaki şeker seviyesi yükselir. Pankreas bu durumlarda insülin salgılanmasını arttırır. Şekerlemeler bu sebeple hızlı bir enerji kaynağıdır. Kan şekeri çok düştüğü zamanlarda da hücresel yanmayı durdurmak için insülin üretimi azalır.

Şeker hastalığından başka rastlanan sorun da akut pankreatit yani pankreas iltihabıdır. Bu iltihabın nedenleri kabakulak, ameliyat sırasında bitişik organın yaralanması, atardamar hastalıkları, devamlı alkol almak gibi pek çoktur. En çok bilinen nedenlerinden birisi kanalların iyi durumda olmamasıdır. Örneğin safra kesesi taşı pankreas çıkış kanalını tıkarsa enzimlerin çıkışına engel olur. Bu durum uzun süre devam ederse pankreasın erimesine yol açar ve ölümle sonuçlanır. Bu hastalık her yıl on binlerce insanın ölümüne yol açmaktadır.

Çeşitli tümörlerde pankreasa zarar verebilir. Bunların en kötülerinden bir tanesi adenoma yani lenf bezlerinin şişmesidir. Bu durumda gerektiğinden fazla insülin üretilir. Pankreas kanseri, safra kesesi hastalığı ve kistli fibrozis hastalığı da çoğunlukla pankreasta oluşur.

Readers Digest

Yazar Hakkında

admin

Leave a Comment